“greetings!” Bir dünya vardı, içinde bir adam. Benzer düşünmeyen, göremediğini hayal eden, duyamadığını hisseden. Yalanlar ve yanlışlarla sarılmış, sonsuzlukta, yaşam ve ölüm arasında… Bir an iki noktayı birleştirecekti. Ütopyasını …
“Çok konuştuğumu düşünebilirsiniz.” Yansımanda gördüm seni, içtiğin su serinletmedi. Bir acı, yanağından beynine vurdu. Sinirlerin sana ihanet içindeydi. Hatırlayamadığın bir ezgi var. Anıların sana ihanette. Omuzlarında bir ağırlık var, …
İhtiyacın olmayan sözleri atıyorum. Kelimeler saramaz, yalnız sessizlik içine alır hiç bırakmazcasına. Seni öyle sevmek isterim, senin için susmak isterim.
“If you prick us, do we not bleed.” Hayata gülerek bakmak zorken, acıyı anlamak bu kadar imkansız mıydı. Aklını nerede yitirdin, düşünmeyi ne zaman bıraktın. Küçük askerlerin, arabaların vardı. …
Kaosun içinde, sen düzenin içerisindesindir. İsanın çektiği acıyı, boş levhaları, yansıyan insan yüzünü, aklındaki soruları ve kalbindeki yaraları görmek hep bir andır. Sonra gördüklerin birleşir, kaosa geri dönersin. Yapma.
“Jag är inte skjuter kycklingar” ( “Tavuklara ateş etmem.” ) Bilinçli olarak akıl hastalığı edinenler aydınlanmanın ilk aşamasını geçmişlerdir. İnsan olmak isteyenler duyguları kalmayana dek öldürmeye devam etsinler. Bir …
“Look, a puppet show!” Yaşadığımız bir kukla oyunuydu, bir an tebessümünün içimi aydınlatığı. Gülümseyen yüzün ne olurdu, hep aynı kalsaydı. Ellerimdeki çizgiler güzel, senin yüzün olsaydı.